KADİR GECEMİZ NURLARLA DOLSUN

Kur'an-ı Kerim'in 97. suresi olan Kadir Suresi'nde Cenab-ı Hak, bu mübarek gecenin kıymet ve faziletini şöyle beyan buyurmaktadır:
"Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar."
Resul-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyuruyor:
"Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır." "Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır."
Hazreti Aişe validemiz (ra) şöyle diyor:
- Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:
- Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü annî. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)
Bin Aydan Hayırlı Bir Gece
[1]
Bu gecede kaderin bir çeşit istinsahı yapıldığı anlaşılıyor. Yani İmam-ı Mübîn'den, Kitâb-ı Mübîn'e istinsahı. Nazarı oraya ulaşanlar, kaderin bu kısmına da muttali olabilirler. Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) Mi'raç'ta seslerini duyduğu kalemler de bunlar olsa gerek...
Meselenin diğer bir yüzü de, Kadir Gecesi "kadr"den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık rûh ve manası nümayandır. Öyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayrıca Allah'ın (cc) fevkalâdeden atâsının verildiği şeyler de olabilir bu gecede. Tıpkı ulûfe gibi...
Bu gece, bin aydan hayırlı olmasına gelince bu kesretten kinayedir ve herkes için de söz konusu değildir. Belki her geceyi Kadir bilenler içindir. Evet sanki o, her geceyi ihyâ etmiş de, bu gecede bardağı taşıran rahmet damlayıvermiş... Derken kul, damla ile deryaya ermiş... Gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu. Ta ki, ihyâ edilsin. Sadece bu geceyi ihyâ eden de belki hissemend olabilir ama her geceyi Kadir bilip ihyâ edenin nasipdar olacağından şüphe yoktur.
Kadir Gecesi Her Gecede Aranmalı
[2]
Mü'min, her geceyi, her günü, Cenâb-ı Hakk'ın maiyetine ermiş bir ihsan şuuruyla çok iyi değerlendirmeli. Aslında mübarek günler ve geceler de bu tür insanlar için bir şey ifade eder. Yoksa tembel tembel yatıp birkaç gece kalkıp sadece onları değerlendirmek çok fazla bir şey ifade etmese gerek. Çünkü ne Efendimiz ve ashab ne İmam Azam, sadece bir geceye hasredilen ihyayı bir şey saymamışlardır. Kadir Gecesi'nin belli olmamasının hikmeti de bence burada aranmalı.
Seksen Sene Yaşamış Gibi Sevap Kazanılan Gece
[3]
Bilindiği gibi bazı mübarek ay, gün ve gecelere ait bir kısım faziletlerden bahsedilmiştir. Meselâ Kur'an'ın ifadesiyle, Kadir Gecesini ihyâ eden bir insan, bin ayı ihyâ etmiş gibi sevap alır. Yine Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) ifadesiyle, vatanı korumak gayesiyle bir saat nöbet tutan insan, bir sene ibadet yapmış gibi sevap kazanır; keza bir saat tefekkür eden insan, bir sene ibadet yapmış gibi olur. Demek bu türlü az ve dar bir zaman dilimi içinde, yine hayatî önem taşıyan bir mekânda bir insanın yapacağı bazı hususî, cüz'î, zıllî şeyler, cüz'iyetten çıkıp külliyet kesbediyor, zılliyetten çıkıp asliyete inkılâp ediyor ve Cenâb-ı Hakk'ın katında aslı eda edilmiş gibi kabul ediliyor.
İmam Rabbanî Hazretlerinin Ramazan'la ilgili değerlendirmesine gelince; en başta meselenin teşvik yanı söz konusudur. Yani bir insan, Ramazan-ı şerifi, gecelerini kıyamla, gündüzlerini de oruçla geçirirse, Kadir Gecesi'nde vaad edilen ilâhî lütuflar onun için bahis mevzuu olabilir. Dolayısıyla bütün bir seneyi câmî bir mü'min olarak geçirmiş olur ve böyle bir insanın sakatatı da olmaz. Bu da, o insan için bir salih (doğurgan) dairenin teşekkül etmesi demektir ki, böyle bir durumda her hayır, başka bir hayrı doğurur ve derken o insan için bir hayırlar dairesi teşekkül eder.
Evet, bir insan gecesiyle gündüzüyle bir Ramazan-ı şerifi ihyâ etmekle, bütün sene hayırlara açık olabilir ve hep hayır yollarında dolaşabilir. Tabiî böyle potansiyel bir lütf-i ilâhî herkes için söz konusudur. Ramazan-ı şerifi tastamam ihyâ eden bir insan için Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): "İnanarak ve aynı zamanda sevabını da Allah'tan bekleyerek tutarsa, işlediği bütün günahları Allah (celle celâluhu) affeder." buyurur. Demek bu türlü mübarek ibadetlerde insanın niyeti, hulûsu, yakîn mülâhazası çok önemli ki, bunların derinliğine göre Allah (celle celâluhu) bazen bire on, bazen yüz ve bazen de milyon veriyor. Tabiî böyle bir sevap katlaması, o insanın ömrünün senelerini aşar.
Bunu küçük bir misalle anlatmak gerekirse, diyelim ki Ramazan-ı şerifte Kadir Gecesi'ni yakaladınız. Bu, bin ay hesabına göre seksen sene yapar. Buna göre, o insan sanki seksen sene yaşamış gibi sevap kazanır; başka bir ifadeyle, bin ay namaz kılmış, bin ay oruç tutmuş gibi olur. Bu ise, bir insanın ömrünü aşkın bir şeydir; zira ümmet-i Muhammed'in en uzun yaşayanları bile seksen yaşını biraz aşkın yaşamışlardır/yaşıyorlar. Yine bu öyle bin ay ve öyle seksen sene ki, içinde riya yok, süm'a yok.. meselâ siz namaz kılar, rükua gidersiniz ama içinizden, "Çevredeki insanlar da gördü ki iyi bir rüku çıkardım." diye geçirseniz; yine secdeye gider, Cenâb-ı Hakk'ın Efendimiz'in secdesini tarif ederken "Secde edenler arasında kıvrım kıvrım halini Allah görüyor.." (Şuarâ sûresi, 26/19) ifadesinde olduğu gibi, kıvrım kıvrım bir secde eda edersiniz ama aklınızın köşesinden, "Nasıl secde edilirmiş insanlar bir görsün." diye geçirseniz, sizin bu düşünceniz o secdeyi de, rükuu da ve onların önündeki şeyleri de alır götürür. Sadece yatıp kalkmanız ve bir de yorgunluğunuz yanınıza kâr kalır. Ama Kadir Gecesi'nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm'a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm'ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir.
Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz, birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah'ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah'ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır...
İşte Ramazan ayı, böylesine hayırlara, hasenata açık ve aynı zamanda önemli hayırlar doğuran bir aydır. Ancak hususiyle Kur'ân hizmetkârlarının Ramazan'ı da, başka zamanları da ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü günümüzde hiç kimsenin yapamayacağı her mevsime ait işleri, Allah (celle celâluhu) bu hizmet insanlarına yaptırıyor. Böylece onlar sadece Ramazan ayını değil, âdeta bütün ömürlerini mücahede ruhu ile bir dantelâ gibi örüyorlar. İşte bu durum, İmam Rabbanî Hazretleri'nin dediği, münhasıran bir Ramazan'ı ihyâ etmeyi, onu değerlendirmeyi ve Ramazan'ın değerlendirilmesiyle çok engin, çok geniş hayırlara açılma işini çok çok aşar. Çünkü bu insanlar, göz doldurucu ve çok çalımlı işler yapıyor ve belki şu anda gerçek değeriyle değerlendiremeyeceğimiz şekilde bir tarih yazıyorlar. Bu açıdan da eğer bir Ramazan ayı ihlâslı bir insana seksen senelik ömür kazandırıyorsa, her hâlde onlarınkini hesap etmek mümkün olmayacaktır.
Meleklerin Kutladığı Gece
[4]
Kadir Gecesi, semavî tâkların kurulduğu, sultanların gelip geçtiği ve meleklerin kutladığı gecedir. Bu gecede melekler ceste ceste inerler. Kadir sûresinde bu iniş anlatılırken, zorluk ifade eden bir fiil sigası (kip) kullanılır: "Tenezzelü" yani o kadar çok melek, o kadar ciddi bir arzu ile iner ki, hep birlikte bir turnikeden geçiyorlarmış gibi bir sıkışıklık ve zorluk yaşanır. Ve bu iniş şafak atıncaya kadar devam eder.
Ayrıca Kadir; değer, kıymet ve ölçü mânâlarına da gelir. Bu kelimenin kudretle de münasebeti vardır. Allah, nasıl ahirette hikmetinden daha çok kudretiyle muamele eder; öyle de Kadir Gecesi'nde de hikmetten daha çok kudret hakimdir. O gecenin kadrini bilenlere İlâhî varidat dolu dolu gelir; hem de ahirette müminlere mükâfat verilmesi ölçüsünde gelir. Bunları elde etmek için, Kadr'in kıymetini bilmek, semâvî vericilerden yağan vâridâtı alabilmek için Kadir Gecesi'ni bir alıcı gibi kullanabilmeye bağlıdır. Bu gecede, insan melekî yanının inkişafıyla, meleklerle şu veya bu şekilde temasa da geçebilir.
Gizli Hazineler Bu Gecede
[5]
Ucuzcuların bir şey elde edeceklerine hiç bir zaman inanmadım/inanmıyorum. Mesela, ucuzcuların Kadir gecesinden tam olarak istifade edeceğine inanmıyorum. Onlar, bütün bir sene beklesinler; sadece Ramazan-ı Şerif'in yirmiyedinci gecesini ihya etsinler ve böylece Cenâb-ı Hakk'ın Kadir gecesini layık-ı vechiyle değerlendiren insanlara lutfettiği eltâfı İlâhiyeye mazhar olsunlar. Olacak şey değildir bu. Onun için Ebu Hanîfe, -ki kanaat-i acizâneme göre, Hakîkat-ı Ahmediye'yi en iyi temsil eden insan odur- diyor ki, "Kadir gecesi sadece belli gecelerde değil, senenin üçyüz altmış küsur günü içindeki her bir gecede aranmalıdır. Siz üçyüz altmış küsur geceyi kemâl-i hassasiyetle ihya ederseniz, Allah Teâlâ da o samimi yüreğinize iltifatlarda bulunur."
Fahr-i Kâinât Efendimiz, Kadir gecesinin vaktini biliyordu. Fakat bir gün "Kadir gecesinin hangi gün olduğunu söyleyecektim; dışarıya çıktım, baktım ki iki insan birbiri ile münakaşa ediyor. Onlarla meşgul olurken Kadir gecesi bana unutturuldu." buyurmuştu; buyurmuş ve bu sözüyle hem müminler arasındaki en ufak bir ihtilaf ve kavganın kendisini nasıl derinden yaraladığını ve hem de Kadir gecesinin gizli kalmasında bir hikmet-i ilahiye bulunduğunu işaret etmişti. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) döneminde Kadir gecesi, Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlamıştı ve daha sonra da Rasûl-ü Ekrem aleyhisselam onu Ramazan-ı Şerif'in son on gününde, tek gecelerde aramayı tavsiye buyurmuştu.
"Her geceyi Kadir, her kişiyi Hızır bil." vecizesi de kısa; ama pek şümullü bir sözdür. Evet, Hızır (as) da insanlar arasında gizlidir. O, Yasir midir, Mustafa mıdır, Abdürrahîm midir, Gültekin midir, bilemezsiniz. Fakat siz herkese saygılı olur, her muhtaca yardım eder, herkesin elinden tutar, bütün insanlara sadrınızı-sinenizi açarsanız bir gün ehl-i imandan bir Hızır'a rastlarsınız ve sizin de gönül bahçeniz yeşerir.
İşte, Cenâb-ı Hak, her geceyi Kadir bilme ve her ferdin Hızır olabileceğine inanma mülahazasına bağlı kalmamız; bu hususta sürekli dikkatli davranmamız ve metafizik gerilimde bulunmamız için bu ikisini gizlediği gibi İsm-i A'zam'ı da Esma-i İlahîye arasında gizleyerek bizi o mevzuda da hüşyar ve müteyakkız olmaya tevcih etmiştir. Böylece, nazarlarımızı kendi gönlümüze yönlendirmiş; ister Cevşen, ister Celcelûtiye okuyalım, isterse de İmam-ı Gazalî'nin İsm-i A'zam diye rivayet ettiği "Ferdun, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs" isimlerini zikredelim.. yani, O'na el açarken hangi isimleri şefaatçi yaparsak yapalım, samimiyet, sıdk ve sâdakat içinde olmamız gerektiğini irşad buyurmuştur.
Evet, Allah'a (cc) yürekten bir bağlılık yoksa zor bulursunuz Kadir'i, Hızır'ı ve İsm-i A'zam'ı. Bunlar, ancak kendi gönlünüzde sıdk ve sadakati yakaladığınız; ardına düştüğünüz şeyi önce kendi gönlünüzde arayıp bulduğunuz zaman sır perdelerini açar size. İçinizde hazırcılık mülahazası varsa; "hemen bulayım, hemen diyeyim, hemen elde edeyim." duygusuna bağlı iseniz daha çok beklemeniz gerekecektir.
Bu mevzuu da şimdilik, bizim de ölçü olarak kabul ettiğimiz cümleyi bir kere daha tekrar ederek bitireyim: "Siz, Allah'ın isimleri içinde İsm-i Asgar'ı gösterin, ben de size İsm-i A'zam'ı göstereyim
"
Herkes Yaptı Yapacağını, Şimdi Sıra Bende
[6]
İnsanın hayatta işlediği bütün hayr ü hasenât, Cenab-ı Hakk'ın biz kullarına vaat ettiği o güzelliklere nâil olabilmek için âdi birer sebeptir, insanlara bakan yönüyle birer bahanedir. Zira, hiç kimse Cennet'e ameliyle gidemez; Cennet ve ötesindeki nimetler ancak Allah'ın rahmetiyle ve lütfuyla elde edilebilir. Ne var ki, sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz, kullarının en küçük iyiliklerini dahi değerlendirir; onları birer kurbet ve vuslat vesilesi olarak kabul eder. O, kullarının günahlarını ve sevaplarını değerlendirirken de rahmet dalga boyunun bir tecellisi olarak, günahları aynıyla, sevapları ise kat kat misliyle kaydetmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de bu konu ile ilgili bazı ayetler olmakla beraber, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Kur'an'daki ayetleri biraz daha açmaktadır. Bu cümleden olarak Kur'an'da konuyla alakalı şu ayeti görüyoruz: "Kim bir hasene işlerse, Allah ona on tane lütfeder, kim bir kötülük yaparsa, ona da sadece o kötülük kadarı yazılır." (En'am Sûresi, 6/160) Başka bir yerde ise, insana Allah yolunda yaptığı hayır ve iyiliğin karşılığında ahirette yedi yüz mislinin verileceği ifade edilmektedir. (Bkz. Bakara Sûresi, 2/261) Binaenaleyh bazı kıymetli günler ve dakikalar içinde yapılan ibadete, on veya yedi yüz ya da yedi bin, hatta yedi milyon katı sevap yazılabileceği gibi nâmütenâhi ihsanlar söz konusudur. Öyle ki bazen mübarek bir günde okunan Yasin-i Şerif, insana Kur'an'ı bir kaç defa hatmetme sevabı kazandırabilir. Böyle gün ve gecelerde Allah, insanların kâmetlerine, kıymetlerine ve hatta kalblerinin katılıklarına bakmaz. Belki "sultana sultanlık yaraşır" der ve kendine yaraşan rahmetle muamelede bulunur. Allah'ın insanların durumlarına bakmadan, engin rahmetinin tezahürü olacak böyle bir muamelesinin, bir defa da mahşerde veya herkes Cehennem'e girdikten sonra cereyan edeceğini, enbiya, sıddîkîn, ulemâ-i salihin ve âmilînin şefaat edeceğini de rivayetlerde görmekteyiz.
Evet, şefaat edenler şefaat edecek, yüzlerce veya binlerce insanın Cehennem'den çıkmasına ve kurtulmalarına vesile olacaklar. Hatta hesabın acele görülmesi mevzuunda Rahmet Peygamberi (aleyhissalatü vesselam)'ın şefaati imdada yetişip o ağır havayı birdenbire Allah'ın rahmetiyle yumuşatıverecektir. Ve en sonunda herkesten kat kat daha merhametli olan Cenab-ı Hak, âdeta "Herkes yaptı yapacağını. Aslında ben, kendi iznimle onlara bunları yaptırdım ve onlara şefaat imkânı verdim, şimdi sıra bende; ben de bağışlayacağımı (istediğimi) bağışlayacağım" diyecek, -lâ teşbih velâ temsil- elini ateşe daldırıverecek ve (dest-i) kudretle ateşteki topluluktan milyonları veya milyarları çıkaracaktır. Rabbim evvel ve âhir, inâyet-i sübhâniyesini bizimle beraber eylesin!.
Bazı anlar vardır ki o vakitlerde Allah liyakate bakmaz
Binaenaleyh, ahirette olduğu gibi dünyada da Allah'ın rahmetinin nâmütenâhi olduğu bir kısım dakikalar, saatler, günler ve haftalar vardır ki, o vakitlerde Allah liyakatlere bakmaz. İşte o zaman yapılan bir haseneye milyon sevap birden verebilir. "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" (Kadir Sûresi, 97/3) denirken, işte onun böyle bir ulûfe günü olduğu anlatılmaktadır. (Rabbim bizleri onu idrak etmeye ve ondan tam istifadeye muvaffak eylesin!)
Efendimiz bu konuda şunları söylemektedir: "Kul bir kötülüğe niyet eder de onu yapmazsa Allah ona bir hasene yazar." Mesela "Ben harama bakayım" dese ve gözünü açıp bakacağı zaman da vazgeçip bakmasa, Cenab-ı Hak ona bir hasene yazar. Burada kul bir şey yapmamasına rağmen Allah'a karşı saygılı olduğunu göstermesiyle, Allah (celle celâluhu) da ona bir hasene yazmaktadır. Kul, bir haseneye niyet edip "Gideyim camide cemaatle bir namaz kılayım" dese, fakat camiye gidemese Allah ona da bir hasene yazar ve niyetine göre muamele eder. "Müminin niyeti amelinden hayırlıdır." Mümin o haseneyi yaptığı takdirde, durumuna göre Allah ona on hasene de yazabilir. Bu haseneyi işlediği vakit iyi bir âna rastlarsa ve o da bu haseneyi iyice isterse, Allah ona yüz hasene yazar. Orada daha iyi bir zaman olursa ve yapılan kulluk tam bir samimiyet çerçevesinde gerçekleşirse, Cenab-ı Hak o zaman ona yedi yüz hasene yazabilir. Bunun da üstünde "Kadir gecesi" veya "Arefe günü" gibi fevkalâde zamanlara rastlamışsa yedi bin yazılabilir.
Evet, Rabbimizin rahmeti çok geniştir. Yazmak da yazdırmak da onun elindedir. Eğer O, kullarını Cennet'e koymayı murat buyurmuşsa en küçük şeyleri değerlendirir ve o kimseleri onunla sultan yapar. Bunu yapmak Kadir-i Mutlak olan Allah'ın elindedir. Elverir ki bizler sadâkatimizi koruyalım, O'nun kapısının ebedî kulları olduğumuzu unutmayalım ve irademizin hakkını verip ahd ü peymânımızı bozmayalım!
Evet, her iyiliğin bir ağırlığı ve değeri vardır. Onun için onlardan gafil olmamalı, en küçük bir iyilik fırsatı bile zayi edilmemelidir. Aynı husus kötülükler için de geçerlidir. Bazen küçük gibi görülen bir kötülük de insanın hüsrana uğramasına sebebiyet verebilir. Bu hususa da dikkat çeken ve ümmetini ikaz eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem), "Bir kadın, ölünceye kadar hapsettiği bir kedi yüzünden azâba uğradı." buyurmuştur. O kadın, hayvanı eve hapsetmiş, ona bir şey yedirmemiş, içirmemiş, yerdeki haşereleri yemesine bile izin ve imkan vermemişti.
Öyleyse, insan iyilik adına yapılan hiçbir şeyi hor görmemesi gerektiği gibi, münker (kötülük) sayılan hiçbir tavır ve davranışı da hafife almamalıdır. Göz ucuyla da olsa harama bakmayı, kulağını harama tevcih etmeyi, dudaklarından Allah'ın sevmediği bir şeyin sâdır olmasını ve iffetsizliğin en küçüğünü bile büyük bir cürüm kabul etmeli; bunlardan biri sebebiyle yuvarlanıp gitmekten korkmalıdır.

F.GÜLEN

8 yorum:

dünden bugüne dedi ki...

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c.)'a hamd olsun. Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve tüm inananlarin üzerine olsun.
KADİR GECEMİZ MÜBAREK OLSUN DUALARIMIZ KABUL OLSUN

yıldız dedi ki...

hepimizin kadir gecesi mübarek olsun,allah nicelerine kavuştursun.allah bu gece hepimizin dualarını kabul etsin.

Adsız dedi ki...

Bu gece bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi. Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi? Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin.

Unknown dedi ki...

Ramazan'ın kalbi olan Kadir gecesine ermenin şükrünü ve şevkini idrak edebilmek duasıyla,hayır dolu geçmesini dilerim..

diğer sayfamı ziyaretin ve güzel masajın için teşekkürler canım.sevgiler..

nazardeğmesin07 dedi ki...

Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının Sultanı!
İçinde bulunduğumuz kadir gecesi hürmetine
bizleri affeyle ya Rabbi.AMİN diyor hayırlı geceler diliyorum

Adsız dedi ki...

Bu geceniz ve akabinde Ramazan Bayramınız mübarek olsun.Allah hakkınızda herşeyin hayırlısını versin,dualarınız kabul olsun hayırlısıyla.A.e.olun,muhabbetle kalın.

Dilek Sokullu CANDAN dedi ki...

Sevgili Nihan;Kadir gecesi ile ilgili topladığın ve yayınladığın bilgiler için çok ama çok teşekkürler.Allah hepimizin dualarını kabul etsin.Nice Kadir geceleri idrak etmeyi nasip etsin.
Sevgiler......

Adsız dedi ki...

merhabalar canim,buralarda degildim ,bugun geldim,gecti ama kandilin mubarek olsun hayirlara vesile olsun insallah.sevgiler biraktim